Gerçekten de öyle mi acaba? Gerçekten istediklerimizi kolaylıkla yapabilecek kadar özgür müyüz?
Büyük başarılar elde etmekten bahsetmiyorum, sadece basit seçimleri kastediyorum. Hayatımızı, içsel rehberliğimizin sesini dinleyerek şekillendirebiliyor muyuz?
Onun bitmez tükenmez seslenişini sonunda duymaya karar verip egomuzu bir tarafa bırakarak kalp aklımızla kararlar alıp uygulayabiliyor muyuz?
Gerçek özgürlük bunların hepsine “evet” diyebildiğimiz durumda yaşanabilir ancak. Çünkü özgürlükten kasıt “yapabilme” özgürlüğü değildir. Aslında yukarıdakilerin hepsini yapabiliriz ama yapamıyoruz. Demek ki yapabilme serbestliği yetmiyor, bunları gerçekten seçmek ve hayata geçirmek için başka bir özgürlük tanımına ihtiyaç var ki bu da zihinsel özgürlüktür.
Zihnen özgür olmak ilk şarttır, bu da geçmişte öğrenilmiş her türlü şartlandırmadan özgürleşmek anlamına gelir.
Bilinçaltımız bir çöplük gibi, işimize yaramayan ve zamanında ifade edilememiş her türlü olumsuz duygu ve düşünce orada duruyor. Madem işimize yaramıyor, neden onlardan kurtulamıyoruz? Çünkü, onları kabul etmiyoruz ama onların aksine kabul ettiklerimizi ya da duygularımızı da söyleyemiyoruz. Bu durumda “bunlar şimdilik durmaya devam etsin, ben üstünü örteyim ve onları görmezden geleyim” demek çok kolayımıza geliyor. Ama atladığımız nokta şu ki, görmezden gelinen o bilinçaltı şartlandırmaları hepimizin bugünkü seçimlerimizi, kararlarımızı ve tepkilerimizi, dolayısıyla hayatımızı yönetmeye devam ediyorlar.
Siz şimdi gerçekten özgür olduğunuzu düşünüyor musunuz?