Başarı tesadüf müdür? Başarının arkasındaki mücadelelere baktığımızda başarı bir tesadüf olabilir mi?
Kimi zaman düzensizliklerin içinde düzen arıyorken kimi zaman bir engel parkuru silsilesinde engelleri aşmaya çalışıyorken buluyorsunuzdur kendinizi ..
Hayat da tam olarak sabır işidir. Uğraşırsın, zamanını emeğini harcarsın bir amaç uğruna lakin başarı seni teğet geçebilir.
Şunu tartışmak lazım aslında bazen sahiden elinden gelenin en iyisini yaparsın yaklaşırsın hep ama olmaz. Yakın ama uzanamıyorum deriz ya hep tıpkı öyle… Yakınız ama değiliz de. Bu durumda amacı noktalamak mı gerekir veyahut daha iyisi için yeniden ayağa kalkmak mı ?
O halde gelin size birkaç ismin hikayesinden bahsedeyim kararınızı siz verin …
Thomas Alva Edison 1847 yılında ABD’nin Ohio kentinde doğan Samuel Ogden Jr ve Nancy Matthews Elliot çiftinin yedinci çocuğudur. Zeka geriliği nedeni ile okuldan uzaklaştırılıp annesi tarafından eğitim açığı kapatılan Edison Fizik ve Kimya kitapları okuyarak deney tutkunu bir gence dönüştü. Çeşitli maddi sıkıntılarla boğuşarak zamanla adını icatlarıyla duyurur hale geldi. Ampulü icat etmek için yaklaşık 3 bine yakın maddenin flaman olarak kullanılıp kullanılamayacağını inceledi. Gecesini gündüzüne katan Edison sonunda amacına ulaşmayı başardı.
Marie Curie ile tanışmaya ne dersiniz?
Kendisi 7 Kasım 1867’de Varşova’da yoksul bir hayatın içinde doğmuş kendisini bilime adamış ilk Fizik Nobel ödüllü bilim kadınıdır. Varşova’da kadınların okumasına izin verilmeyen bir dönem hakimdir. Ancak Marie kız kardeşi ile anlaşarak önce kız kardeşini Paris’e yollar üniversite masraflarını bir işte çalışarak karşılar daha sonra ise kız kardeşi tarafından Paris’e davet edilir.
Böylelikle gündüzleri üniversite okuyan geceleri ise okul masraflarını özel ders vererek karşıladı. Marie, 1903 yılında ise doktorasını alarak Fransa’da gelişmiş bilim alanında doktora unvanı alan ilk kadın olur. Aynı yıl Marie doktora hocası olan Antoine Henri Becquerel ile paylaştığı Nobel Fizik Ödülü’nü alarak tarihte Nobel Ödülü alan ilk kadın olur.
Son bir hikaye : METE GAZOZ…
1999 İstanbul doğumlu olan Mete’miz, İstanbul Okçuluk Gençlik ve Spor Kulübü sporcusudur. Çocukluğundan beri tek bir amaç için çabalar. O amaç uğruna çocukluğundan beri basketbol, yüzme gibi sporlarla uğraştı, piyano çalmayı öğrenerek becerilerini geliştirdi. Saatlerce antrenman planı içerisinde hedefe adım adım yaklaştı Mete… Ve amacına ulaşarak Tokyo olimpiyatlarında birinciliği elde etti.
Başarının arkasındaki mücadelelere baktığımızda başarı bir tesadüf olabilir mi ?