Bugün heybende ne var? Umut, karamsarlık, hüzün, neşe, endişe, mutluluk, korku… Hayata kirli pencereden bakarsan elbette her şey sana kirli, bulanık görünür. Hayata karşı bakış açını değiştiremiyorsan bile en azından dışarıyı seyrettiğin manzaranın penceresini sil. O zaman doğan güneşin sana ne iletmek istediğini anlarsın. Bir sabah uyandığında gününün nasıl geçeceğini küçük çaplı planlar dahilinde çerçeveliyorsun aslında. İşte bakış açısı bu noktada sana göz kırpar. Tıpkı şekil almayı bekleyen oyun hamuru gibidir hayat. Senin elinde canlanır ve o şekilde hayat bulur.
İnsan ne düşünürse onu davranışa dönüştürür beyin. “Düşüncelerine dikkat et davranışa dönüşebilir.” Sözü tam da demek istediğimi destekler niteliktedir. Bir sabah uyandığında şekil almayı bekleyen günün planı sen kafanda ne kurgularsan onu gerçekleştirmeye adeta hazır vaziyette. Eğer heybende neşe, umut, mutluluk taşırsan tüm gününe bunlar yansır. Tam aksine heybende endişe, korku, hüzün, umutsuzluk varsa hayata kirli pencereden bakmaya devam edip dış dünyanın kirli olduğundan şikayet edersin.
Kendini gerçekleştiren kehânet de tıpkı düşüncelerin davranışa dönüşme boyutu gibidir. İnsan zihni daima bir işleyiş halindedir. Sen zihninde olumlu-olumsuz, iyi-kötü neyi düşünürsen zihin bunu gerçekleştirmek için harekete geçer. Çünkü beyne gönderilen sinyaller emir gibidir. .
Sırtında yük olan ve değil bir gününü tüm hayatına şekil veren korkuların, endişelerin, hüzünlerin, üzüntülerinin heybeni doldurmasına izin verme. İşte bu yüzden heybeni daima güzelliklerle doldur.