MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) başkan ve yöneticileri hakkında en ağır cezai işlemlerin tatbik ve temin edilerek, TTB’nin kapısına kilit vurulmalı” dedi.
Bahçeli, TBMM’de partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli, cumhurbaşkanı adaylarının belli olduğunu anımsatarak, “2023 yılında, 1923 yılının ilkelerini kesintiye uğratmayacağız. 2023 yılında, 1923 yılının ruh ve mirasını yağmalatmayacağız. 2023 yılında, 1923 yılının eser ve emanetlerini yıktırmayacağız.
Batan kayık gibi yan giden zillet taifesine Türkiye’yi rehin bırakmayacağız. Tarafımız belli, tahayyülümüz bellidir. Ve bizim adayımız belli, kararımız nettir. Geçtiğimiz hafta sonu Manisa Açık Hava Toplantı’mız yine dost sevindirmiş, düşman çatlatmıştır.
‘Geliyor gelmekte olan’ diyorlar; asıl gelenin Cumhur İttifakı, asıl gelmekte olanın Milliyetçi Hareket Partisi olduğunu ne görüyorlar ne de göstermeye ciğerleri yetiyor. Üç kuruşa beş köfte sırasına giren süfli zihniyetler boşuna nefes tüketmesin, bizim bölünecek vatanımız yoktur, bizim inecek bayrağımız yoktur, bizim susacak ezanımız yoktur, bizim zillete düşecek ülkemiz yoktur” dedi.
‘KILIÇDAROĞLU ‘ADAYIM’ DİYEMİYOR VEYA ADAYINI İLAN EDEMİYOR’
Bahçeli, 6’lı masaya ilişkin, “Zillet ittifakını oluşturan partiler arasındaki görüş ayrılıkları rekabeti kızıştırıyor, aynı şekilde sinir harbini kamçılıyor. İstanbul’u mahvı perişan eden, aciz, acul, arızalı, aidiyet ve ahlaki sancıları olan başarısız şahsın devamlı ön plana çıkarılması kimin telkini, kimlerin tembihidir?
‘Kadından imam olmaz, ben başbakan olacağım’ diyen malum siyasetçinin, doğrudan değil de yancıları aracılığıyla cumhurbaşkanı adaylığı için yeniden kulisleri kaynatması fırsatçılık değil midir? 6’lı masada fesat çıkarmak şeklinde okunmayacak mıdır? Bunların hangisi Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile bir tutulabilir?
Bunları hangisi Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı’na layık olabilir? Kılıçdaroğlu Sivas’ta yerel bir televizyon kanalına çıkarak, vatandaşlarımızın şunları düşünüp söylemelerini istemiş; bir de şu Kılıçdaroğlu’nu deneyelim, nasıl bir adam bir görelim. Verdiği sözün arkasında durur mu durmaz mı bir görelim.
Cumhurbaşkanlığı, yapboz tahtası, deneme yanılma sahası değildir. Kılıçdaroğlu açık açık ‘Adayım’ diyemiyor veya adayını ilan edemiyor. Sayın Kılıçdaroğlu, iki de bir meydan okuyacağına, cesaretin varsa; milletimizin huzuruna çık da adaylığını ilan et, adayım diyerek kararını zikret” diye konuştu.
‘BAŞÖRTÜSÜNÜ ANAYASAL GÜVENCEYE KAVUŞTURALIM’
Bahçeli, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü açıklamasına ilişkin de “Kılıçdaroğlu, Sivas’ta ‘Başörtüsünü ben çözdüm’ demiş. Madem bu sorun çözüldü, peki neden kanuni düzenlemeye ihtiyaç duydun? Bu istismara neden heves ettin? Maksadın neydi, nereye ulaşmayı istedin?
İşte sana bir fırsat, işte sana bir çıkış, işte sana kalıcı bir çözüm, başörtüsünü anayasal güvenceye haydi buyur birlikte kavuşturalım. Bu meseleyi beraberce ele alalım. Anayasa’nın 24 ile 41’inci maddelerini hep birlikte değiştirelim.
Sayın Kılıçdaroğlu, dürüstsen, iyi niyetliysen, başörtüsü üzerinden siyasi rant devşirmeyi aklından geçirmiyorsan; merdane gibi dönmeyi bırak, işte sana demokrasi meydanı, gel burada duruş göstermeye bak. Bir demet gülün, bir harman ottan iyi olacağını da asla unutma. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar, bunu da aklından çıkarma” ifadelerini kullandı.
‘TÜRK ASKERİNE DÜŞMANLIK, DÜŞMANA ASKERLİKTİR’
Daha sonra Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilgili iddialara değinen Bahçeli, Türkiye’den bir Irak, bir Suriye çıkarmak için ortam yoklayanların sömürge piyonları olduğunu vurgulayarak, “Terörle mücadelemizi karalamak ve kundaklamak isteyen iç ve dış işgal cephesi, her seferinde yalan ve iftirayla bezenmiş iddialarla karşımıza çıkmaktadır.
Türk Silahlı Kuvvetleri’mizin kimyasal silah kullandığını şerefsizce dillendirenlere aldanacak ve kanacak hiç kimse yoktur. Irak ve Suriye’de benzeri karanlık algı oyunlarının görüldüğü, işgal için bahaneler oluşturulduğu bilinen bir gerçektir. Türkiye’den bir Irak, bir Suriye çıkarmak için ortam yoklayanlar sömürge piyonlarıdır; mahcup ve mağlup olmaları da kaçınılmaz bir akıbettir.
CHP’li bir milletvekilinden HDP’lilere, terörist Demirtaş’tan Türk Tabipleri Birliği Başkanı’na kadar düşman safında toplananlar, terörün değirmenine su taşıyanlar açıktadır; hepsi de alçaktır. İP Başkanı’nın Türk Tabipleri Birliği’ne övgüleri, bizi de suçlayan sözleri hala hafızalarımızda olup, en son dehşet verici iftiraya ne diyeceği, nasıl bir yorum getireceği pek tabii merak konusudur.
Herkesi uyarıyorum; Türk askerine düşmanlık, düşmana askerliktir. Teröristlere basamak olanlar, sözcülük yapanlar, su katılmamış teröristtir. Türk askerine aslı astarı olmayan suçlamalarda bulunanlar, terörizme beşinci kol faaliyeti yapan kansızlardır” dedi.
‘TTB’NİN KAPISINA KİLİT VURULMASI TARİHİ ÖNEMDE’
Bahçeli, 23 Ekim’de Almanya’nın Köln kentinde Dayanışmanın Sesi Derneği isimli husumet oluşumu tarafından düzenlenen konferansta PKK-FETÖ ve yeminli Türkiye düşmanlarının yine sahneye çıktığını belirterek, “Türk Tabipleri Birliği Başkanı da bu konferansta, terör örgütleriyle iltisaklı oldukları gerekçesiyle hapis cezası alanların hak ihlaline uğradığını ileri sürmüş, kimyasal silah yalanının ardında olduğunu dile getirmiştir. Şerefli Türk hekimlerini hariç tutuyorum.
Türk Tabipleri Birliği’nin başkan ve yöneticileri hakkında en ağır cezai işlemlerin tatbik ve temin edilerek, bu birliğin kapısına kilit vurulmasını, doktorlarımızın bu kuruma mecburi üyelik şartlarının kaldırılarak özgürleşmelerini tarihi önemde addediyorum. Türk düşmanı bir birliğin isminin başında Türk olamaz, Türk yazılamaz.
Türk askerine; hainlerin ve zalimlerin ağzıyla kimyasal silah çamuru atanları, mesela Türk Tabipleri Birliği Başkanı ile diğerlerinin Türk vatandaşlığından çıkarılması, vatansız ve ülkesiz olmaya mahkum edilmesi akla en yatkın yollardan birisidir. Zira tahammülümüz bitmiş, sabır taşımız çatlamıştır. Türk Tabipleri Birliği’nin tıpla, hekimlikle, sağlıkla uzaktan yakından ilgisi kalmamıştır. Bunların tahrikleri çizmeyi aşmıştır” diye konuştu.
‘BU KARARI MİLLETİMİZE HAKARET SAYIYORUZ’
Bahçeli, Danıştay 5’inci Dairesi’nin FETÖ’den ihraç edilen 178 hakimi görev yerlerine iade etmesiyle ilgili de “Zillet ittifakının dış bağlantılı senaryoları, FETÖ’nün kumpasları, PKK’nın ve bölücü mihrakların iftiraları devam ederken; Danıştay 5’inci Dairesi’nin FETÖ’den ihraç edilen 178 hakimi görevlerine iade kararı, üstelik faiz ilaveli tazminata hükmetmesi yenilir yutulur şey değildir.
Bu kararı, milletimize hakaret sayıyoruz. Türkiye’nin kafese sokulmak için tuzak kurulduğunu apaçık şekilde görüyoruz. 15 Temmuz’un rövanşını almak için müsait zaman kollayanlara boyun eğemeyiz, hoşgörü gösteremeyiz, 251 şehidimizin kemiklerini sızlatamayız. Herkes aklını başına alsın, Türkiye’nin istiklali ve istikbalini gerekirse; can pahasına sonuna kadar müdafaa eder, bedeli neyse de seve seve katlanmasını biliriz” ifadelerini kullandı.