15 cam şişe içindeki sebze ve buğday tohumlarını ekerek organik tarım başlatan Somuncu ailesi Ata tohumuyla katkısız ürünler üretiyor.
Zonguldak‘ın Ereğli ilçesinde köyde satın aldıkları atıl durumdaki evin tavan arasında buldukları, ‘Ata tohumu’ olarak bilinen 15 cam şişe içindeki sebze ve buğday tohumlarını ekerek organik tarım başlatan Somuncu ailesi, ürettikleri katkısız un, ekmek, tarhana ve erişte gibi ürünleri hem yurt içine hem de Almanya ve Hollanda’daki gurbetçilere gönderiyor.
Ereğli ilçesine bağlı Çevlik köyünde 2010 yılında 40 dönümlük arazi satın alan Recep Somuncu, buradaki eski ahşap evde tadilat yapmaya başladı. Somuncu ve çocukları, odalarda ve tavan arasında 15 cam şişe içinde saklanmış sebze ve buğday tohumları buldu.
Tohumları, Tarım ve Orman Bakanlığı Tarımsal Araştırma ve Geliştirme Genel Müdürlüğü (TAGEM) bünyesinde bulunan Tohum Gen Bankası’na gönderen Somuncu, tohumların DNA’sı ile oynanmamış saf tohum olduğunu öğrendi. Bölgeden 125 dönüm arazi kiralayan Somuncu ailesi, buldukları tohumları bu arazilere ekerek çoğaltmaya başladı. Domates, biber, patlıcan, pırasa, fasulye, salatalık ve buğday yetiştirerek tohumları çoğaltmaya başlayan Somuncu, Türkiye’nin dört bir yanındaki çiftçilerle irtibata geçerek tohum gönderdi.
Sebze üretimi için gelen taleplere de kayıtsız kalmayan aile, değirmen ve çeşitli makineler alarak un, ekmek, tarhana, erişte gibi ürünler üretmeye başladı. Demir çelik fabrikasında çalışan Recep Somuncu, ürettikleri ürünleri internet ortamında satışa sundu.
‘GÜNDE 50-60 KİŞİDEN TALEP ALIYORUZ’
Tohumları bulduktan sonra hayatlarının bir anda değiştiğini ifade eden Recep Somuncu, “Ahşap evde tadilat yaparken şişelerde çeşitli tohumlar bulduk. Çocuklar ‘Bunlar ne?’ diye getirdi. Ben de tohum olduğunu fark ettim ve ektik. Bayağı bir randımanlı ürünler aldık. Biz bunu Türkiye’nin her yerine göndermek istedik. Göndermeye başladık ve inanılmaz talep oldu. İzmir’e 3 binin üzerinde gönderdik. İstanbul, Ankara, Hatay’a kadar tohum gönderdik.
İnanılmaz bir rağbet var. Ankara’dan incelemek için geldiler. İnanılmaz bir rağbet oldu. Almanya ve Hollanda’dan bile gelen oldu. Daha sonra korona da etkili oldu tabi insanlar arayışa geçti. Bu tohumların özelliği hiçbir şekilde kimyasal bir katkı maddesi görmemiş olması. Günde 50-60 kişiden talep alıyoruz telefonla. Tohum istiyorlar ekmek için. Şu an fide üreteceğiz. Üretilen fideleri talep edenlere göndereceğiz. 4 seneden beri hiç ekmek yemeyenler ekmek yemeye başladılar.
Sizin sayenizde ilacı bıraktım diyen var. İnanılmaz dualar geliyor. Rüya gibi bir şey. Biz inanamıyoruz. Toprağımızı kurtaralım, tohumlarımızı kurtaralım, bedenlerimizi kurtaralım. Memleket böyle kurtulur diye düşünüyoruz” dedi.
TOHUMLARLA HAYATLARI DEĞİŞTİ
Tohumların üretiminde ailecek görev aldıklarını ve 10 yıldan beri hayatlarının değiştiğini ifade eden Semiha Somuncu ise, “2010 senesinde aldığımız evde bulduğumuz tohumlar oldu. Yetiştirme süreci falan birkaç seneyi buldu. Tohumları çoğalttık. Birkaç şehre ektik. Ekşi mayalı ekmeğini tarhanasını eriştesini pilavlık bulgurunu ve un olarak çoğalttık. Bu konuda satışlarımız başladı. Ekmek özellikle şeker hastalığına, bağırsak romatizma hastalığına destekleyici bir ürün.
Talep çok yoğun. Çok istek var. Yetiştirmekte zorlanıyoruz ama yetişmek için gayret gösteriyoruz. Çok dua eden var, sağ olsunlar. Aslında ata tohumlarıyla o eski üretim hissini yaşatmaya çalışıyoruz. 100 yıllık bir tarihi yaşatıyoruz her konuda. Tohumlarımızla ürettiğimiz bu eski taş değirmende üreterek 100 yıllık tarihi yaşatmaya çalışıyoruz. 100 yıl önce nasıl üretildiyse, aynısını, hiçbir katkı kullanmadan üretim yapıyoruz” diye konuştu.