Seni değil aslında kendimi özledim. Asıl gerçeği henüz fark etmemiş halimi özledim….
Keşke bu kadar bilmeseydim, bu kadar hikayeyi duymasaydım. Anlamamış halimi içerlememiş hallerimi çok özledim.
Bu saatten sonra diye bir zaman dilimi var sonuna ne koyarsanız koyun olmamışlığı anlatır. Bir geceye kaç dua kaç bekleyiş kaç umut saklayan güzel kalplerin canı hep yandı. Hepsinin bir akşam susmuşluğunda saklı bir kelime bundan sonra… Başlamadan diliyorum bundan sonralarınız hep iyikilere çıksın. Keşkesi olanlar anladı…
Hangi diyara gitsen gökyüzü aynıdır onlara, sokak isimleri değişir o sokak değişmez onlara. Şehrin adı farklıdır kaldırım taşları aynı yağmuru aynı kokar ama onlar özlem kokusunu hep yanında taşır. Sevdanın mevsimini yaşamış her insan hasretle sonlandırır bazen. Her yazın sonrası kış olduğu gibi. Küçük sevinçleri vardır. Tertemiz sevmeleri hep belkileri acabaları öyle işte.
Bi sevene rast geldim, bugün veda ettim dedi nasıl bu kadar iyisin dedim, yolları çiçek bahçesi olsun Allah yoluna daş değdirmesin dedi. Boğazım düğümlendi. Ah edilmez miydi? Vedaya çiçek bahçeleri, dualar ekti. Nasıl yapabildin bunu dedim iki damla yaş süzüldü… Çok dua ettim kabul olmadı isyan mı edeyim dedi. Kitabımda boğazımı düğüm yapan o hikayeye bir anı daha ekledim. Boğazım bir kez daha düğüm düğüm. Ne diyeyim dedi buna ne denirdi…
Acının rengi kokusu yoktur da öyle bir hissiyatı vardır ki burun sızlatır. İki gün bekledim bu hikayeyi yazmak için her gün oturdum yazamadım. Elim varmadı. Yaz da ben de okuyayım dedi. Okursan eğer bir gün çok mutlu olmanı dilerim. Çiçek bahçelerin vedalara değil de kavuşmalara şahit olsun güzel çocuk.
Bu hafta kavuşamayanların haftası olsun.
Ne diyelim, hasret kimseye kalmasın.
Laf aramızda, Allah düşmanımın başına vermesin duasını ettirmeyin kimseye…. Yanan olun yakan değil.