“İnsan sevdiğini hiç üzer mi? Sebepsizce ona hiç küser mi? Ardına bakmadan hiç gider mi?”
Sözler tanıdık geldi mi? Hani çocukların, şu bir zamanlar sevdiği dostu olan, çizgi film kahramanı Pepee’de duymuştuk. “Aman canım! Çocuk şarkısı işte.” Deyip geçmiştik ancak ne de anlamlı dizelermiş. “Çocuğum sana söylüyorum büyüğüm sen anla!” demişler de anlamamışız.
İnsan sevdiğini hiç üzer mi?
Üzer.
Sebepsizce ona hiç küser mi?
Küser.
Ardına bakmadan hiç gider mi?
Gider.
Ancak bu tek taraflı bakıldığında böyle. Karşı taraf her ne kadar bahanelerine sığınarak gitse de hadi “sebepsizce” gitmelerinin sebeplerine bakalım.
- Klasik olandan başlayalım. İnsan sevdiğini üzer çünkü onun her dediğini yapmamış, kendi sınırlarını belirlemişsindir ve o da bu durumdan rahatsız olup çekip gitmiştir. Gidişiyle de üzmüştür. Üzülmemen için ya hiç konuşmamıştır “ardına bakmadan çekip gitmiştir” ya da “Sen daha iyilerine layıksın!” klişesinde bir cevapla yine üzecektir ki senin sınırlarına bu derece saygısı olan(!) birini sevmeye devam etmek ve arkasından üzülmek ne derece mantıklı otur bir düşün bakalım.
- Sebepsizce ona küser mi? Sorusunun bir cevabını aslında birinci maddede vermiştik ancak sebepsiz küsmenin bir diğer nedeni var ki o da; seni, birebir tanıyan birinin başka birinden duyduğu sözlere, kulaktan dolma yanlış bilgilere inanarak küsmesi. Bu da yine sana karşı yapılmış bir iftira, saygısızlıktır ki kendine birazcık saygın varsa üzülmezsin.
- Ardına bakmadan hiç gider mi? Gider çünkü bir söz vardır çok sevdiğim “Giden yerini yapıyor da gidiyor.” Ne de doğru söz. Seni üzdüyse başkasını mutlu etmekle meşgul olduğundandır. Sana sebepsiz küsmüşse başkasıyla barışmak için sebepleri vardır ve ardına bakmadan gitmesi için yeterli bir nedendir.
- Bu çocuk şarkısının orijinalinde “Sebepsizce ona hiç küser mi?” “dizesinden sonra “Eğlenerek oynamak varken, ardına bakmadan hiç gider mi?” diyor. Buradan da şu sonucu çıkartalım; karşınızdaki kişinin size ayırdığı eğlence vakti bittiğinden, oyun oynamak yerine daha ciddi işlerle meşgul olması gerektiği bir anda aklına çark ettiğinden arkasına bile bakmadan çekip gidiyor. Tıpkı bir çocuğun çok sevdiği oyuncağından yeni bir oyuncak bulduğunda vazgeçmesi gibi. Üzgünüm.
- Ya da manevi olan hayat yolculuğu bitmiştir ve istemsizce üzmüştür. Dünyadan ayrılmasının bir sebebi vardır ama siz, o sebebi kabullenemezsiniz. Giden de ya gözleri açık gider ya da ardına bakamadan… Bu en üzücüsüdür.
Peki ne yapmak gerekiyor?
Yapılacak şey çok basit aslında. “Her kalan bir gün gidenlerden olacak.” Kuralını unutmayarak karşımızdaki insanı bu kurala göre sevmek. Bugün yanınızda olan ailenizin her bir üyesi ilerleyen zamanlarda istemeyerek bile olsa (beşinci maddede anlattığım sebepten) yanınızdan ayrılacaklar. Acı bir gerçek.
Tabii ki sevin, sevmeyin demiyorum ancak bahaneleri olsa bile sebepsizce, ardına bakmadan/bakamadan gidenlerin ardından üzülmemek adına önce kendinizi sevin.
Saygılarımla…