Benim hayatımın pencereleri uçsuz bucaksız maviliklere açılmadı hiç biliyor musun? dedi kadın.
“Kimin kime can suyu olup, sararan yanlarını yeşertebilecek güçte olduğunu ancak Allah bilir” dedi kadın.
Buz gibiydi merdivenlerin mermer basamakları, aldırış etmeyip oturdu. Kar taneleri göğün perdesini yırtmışçasına doluyordu kaldırımlara. Ayağında ökçesine basılmış bez ayakkabıları, ellerinde parmakları sökülmüş eldivenleri, sırtında incecik bir ceket ile izlerken dünyasını, “Kim kimin üşüyen yanlarına ısıtacak güçtedir bunu ancak yaradan bilir” dedi. Bedeni değildi üşüyen, kalbi de çok evvelden buz tutmuştu zaten…
Baktığı her yerden, gördüğü her şeyin karanlık olduğunu düşünüyordu. Tırnaklarının kenarlarında ki etleri yoluyordu bir taraftan. Bir ellerine bakıyordu, bir karşı duvara, sonra yine ellerine, sonra tavana. Göz çukurlarına dolan yaş yanaklarından aşağı yol bulup süzülmesin diye, tavanın dibine kadar kaldırıyordu başını, ancak o zaman mıhlanıyordu yaşlar göz pınarlarına.
“Ohh”! dedi, sevindi gözyaşlarını durdurabilmiş olmasına.
Sahtede olsa bir gülüş taktı yüzüne sonra.
“Olsun” dedi, “olsun be”!
Karanlığa açılsa da, pencerelerimin önündeki saksılara ektiğim umutlarım var.
Kadın bu ya!
Aymaz gecelerin sabahına güneş olup, dinmez acılardan çiçek yapıp takar yakasına…
Kadın bu, adı kadın!…
Peş peşe gelen şerlerin hüznünden sığınacağı bir yerler arıyordu kadın. Nereye giderse gitsin, kalbinde ki buhran onunla gidecekti biliyordu, yoktu kaçışı.
Sonra bir an vazgeçti kaçmaktan, salonda ki saksısı yeni değişmiş çiceğin toprak kokusu, mutfakta fırından taze cıkmış poğaçanın kokusuna karışmıştı. Evin orta yerinde dikildi ve soluklandı önce, sonra derin bir nefes aldı tüm gücüyle. Zil çaldı aynı anda. Salon kapısının önünden geçerken saate baktı göz ucuyla, gelenin kim olduğunu tahmin etmişti.
Salonda saksısı yeni değişmiş çiçeğin toprak kokusu, mutfakta fırından taze çıkmış poğaçanın kokusu, yüzüne taktığı koca gülümseme ile açtı kadın kapıyı…. İçi yanmış kavrulmuş olsa bile gülümseyerek açmak zorunda olduğu kapıları vardı çünkü kadının…
Kadın bu ya!
Yarısı Kadın
Tamamı Anne…
Başka sıfatlar yükleyemezsin ona, ya kadındır ya anne…
Kadın yaratılışım için yüce Allah’ıma, annelik sıfatım için çocuklarıma, Ülkemizde kadın haklarını bizlere armağan ederek, özgür kadınlar olarak yaşayabilmemize olanak sağladığı için Mustafa Kemal Atatürk’ümüze sonsuz sevgi ve saygı ile.