Ekspresyonist sanatçı Ezgi Güneştekin’in How u Feel? isimli ilk kişisel sergisi, DG Art Project’te sanatseverlerle buluştu.
Küratörlüğünü Zeynep Öztürk’ün üstlendiği sergide 34 eser yer alıyor. 23 Mayıs Perşembe günü kapılarını açan sergi 30 Haziran’a kadar sanatseverleri ağırlayacak.
Ekspresyonist sanatçı Ezgi Güneştekin’in eserleri, varoluşun karmaşıklığını ve insanın iç çatışmalarını vurgulayarak insanları düşünmeye ve hissetmeye çağırıyor. “Nasıl hissediyorsun” sorusuyla eserlerinde izleyicinin iç dünyasına dokunmayı amaçlayan sanatçı, canlı ve dinamik renkleriyle izleyicinin duygusal boşluğunu dolduruyor. Eserlerinde renkleri, metinleri, imgeleri kullanan ve işlerinde asi bir direnişi, kültürel normlara başkaldırıyı ve bireysel özgürlüğü amaç edinen Ezgi Güneştekin’in ilk kişisel sergisi “How u Feel?” dün sanatseverlerle buluştu. Eserlerinde duyguların derinliklerine inen ve ruhun barındırdığı karmaşık duyguları ifade eden sanatçının “How u Feel” isimli ilk kişisel sergisinde 34 eser yer alıyor. Küratörlüğünü Zeynep Öztürk’ün üstlendiği sergi, 23 Mayıs – 30 Haziran tarihleri arasında DG Art Project ev sahipliğinde ziyaret edilebilecek.
GÜNEŞTEKİN: SERGİDE 2020’DEN İTİBAREN ESERLERİM MEVCUT
Ana temanın serginin isminden geldiğini aktaran Ezgi Güneştekin, “How u Feel yani nasıl hissediyorsun sorusu, nasılsın sorusundan daha derin, daha anlamlı spesifik cevapları olan sorudur. İnsanın içsel dünyasına direkt sorular yöneltir. Sergide her eserde göreceğiniz bir hikaye yaşayacaksınız. Hepsinde bir duyguyu, asi bir direnişi, içsel çatışmaları, kültürel normlara başkaldırıyı bir fantastik dünyanın içerisinde izleyeceksiniz. Aslında negatifliğin içinde o dünyanın renkleriyle daha farklı bir yolculuğa çıkacaksınız. Sergide 2020’den itibaren çalıştığım eserler mevcut. Yaklaşık 4-5 senedir kişisel sergim için çok yoğun ve özverili bir şekilde çalışıyorum. Tabii çalışmaya da devam edeceğim. Bu sergide hem tuval üzeri akrilik hem de rölyef çalışmalar göreceksiniz. Farklı disiplinlerde ve farklı materyallerle eserlerle buluşacaksınız” dedi.
“BAZEN SADECE KADIN DA OLABİLECEĞİMİZİ ANLATAN BİR ESER”
Sergide 34 eserin yer aldığını söyleyen Güneştekin, “Bu eserde en çok dikkatinizi çekebilecek başyapıtım ‘I Choose Me” eseri. ‘I Choose Me’ eserinde anlatmak istediğim önce kendi kimliğimizi keşfetmemiz ve kendi hedeflerimize giderken bu tutkulara sadece yine özümüzden geçtiğini fark etmemizi sağlamamız. Önce kendinizi seçmenizi anlatan bir senaryo yaşayacaksınız. Belki kendinizden bir parça bulacaksınız. “I Choose Me” eseri kendimizi, kendi hedeflerimize giden yolda özümüzden geçtiğini anlatan bir senaryo. Aynı zamanda bir kadınlar manifestosu yaptım.
Bu kadınlara hemcinslerimizden ve karşı cinsten yapılan psikolojik mobbingi anlatıyor. Bazen sadece kadın olmak zorunda olmadığımızı, anne de olabileceğimizi, patron da olabileceğimizi, yalnız olabileceğimizi anlatan bir eser. Hepsinde farklı bir kadın portresi var. Farklı bir direnişi anlatıyor. Muhakkak her kadın bu dokuzlu eserde bir parçasını bulacaktır. Bu sergiyi sanatseverlerle buluşturmak için çok heyecanlıyım. Tepkileri ve gelecek olan yorumları heyecanla bekliyorum. Herkes tuvalde kendisinden bir parça bulabilecekse istediğim hedefe ulaşmışım demektir” diye konuştu.
ÖZTÜRK: GENÇ, DİNAMİK RUHUNU, ESERLERİNE YANSITMIŞ
DG Art Galeride sezonunun son sergisi olduğunu ve Güneştekin’in eserlerinin hepsinin dinamik ve heyecanlı olduğunu aktaran Zeynep Öztürk, “Kendi içinde parçalanmalar, geometrik formlar karikatürize edilmiş figürler, bazı kelimeler, harfler ve cümleler var. Kendi genç, dinamik ruhunu, eserlerine yansıtmış. O neon ve parlak renkler kendi ruhundan izler taşıyor. Atölyesinde resimlerini yaparken dinlemiş olduğu Amerikan rnb ve hip hop tarzı müziklerden etkilenerek resimlerini çalışıyor. Bu şarkıların içindeki hikayelerden, duygulardan resimlerini etkilenerek çalışıyor.
Galerimizde şu anda 34 adet çalışması var. Son 4 yılda yapmış olduğu çalışmalar bunlar. Bu 4 yıl içinde ilk dönem çalışmaları ve son dönem çalışmaları var. Galeride iki ayrı bölüm var. Bir küçük salonumuz bir büyük salonumuz var. Ben bu yerleştirmeleri yaparken renklerin birbirine uyumu, boyutlar, ölçüler tuval üzerindeki kadrajın içinde yer alan parçalanmaların dengesi, geometrik fonları gözeterek ve renkleri de dikkate alarak yerleştirdiğimde tesadüfi ilk dönem çalışmaları, küçük salonda yer aldı. Fakat daha neon daha parlak geometrik fonları biraz daha büyüdüğü parçalanmaların genişlediği eserler ise büyük salonda yer aldı” ifadelerini kullandı.
“RENKLERİN PARLAKLIĞI VE CANLILIĞI RUHUNUZA ENERJİ KATAR”
Güneştekin’in dinlediği müziklerden ilham alarak eserlerini resmettiği hatırlatan Öztürk, “Tabii ki ben de bunları asarken renklerine ve formlarına dikkat ederek yerleştirmeler yaptım. Benim için zor olmadı. Çünkü o kadar canlı, cıvıl cıvıl ki. Evet çok hareketli bu yüzden belki biraz riskli gibi görünüyor. Bu durum çok göz yorar mı diye düşünebilirsiniz. Ama iki ayrı galerinin olması benim açımdan avantaj oldu. İlk eserlerini gördüğümde “ne duygular taşıyorsun bu eserleri çalışırken ve izleyici bu eserlere baktığında ne görmeli” sorusu oldu. Verdiği tek cevap izleyici her eserime baktığında kendi manifestosunu yazsın istiyorum oldu. Benim duygularım farklı. Herkesin farklı duygular, hikayeler çıkarmasını istiyorum. Amacım bu demişti. Kendisini tanıdığımda eserlerde kullanmış olduğu parlak neon renkler beni etkiledi. O renklerin parlaklığı ve canlılığı ruhunuza bir enerji katar. Ben onun enerjisini ve dinamikliğini hissediyorum. İlk kişisel sergisinde onunla çalışmakta beni çok mutlu etti” diye konuştu.