ABD’yi dört yıl boyunca safsata siyasetiyle yönetmeye çalışan Trump’ın son kozu halkı galeyana getirip yasama organını esir almaya kalkışmak oldu.
ABD’deki senato baskınının, tüm dünyada seçimle görevi bırakmama dahil, demokrasilerin karşı karşıya kalabileceği riskleri gözler önüne serdiğini söyleyen Prof. Dr. Emre Alkin, bu risklere iki asır önce ünlü düşünür John Stuart Mill’in işaret ettiğini, bir asır önce de Atatürk’ün bu tehlikelerin farkında olarak Cumhuriyet’in temellerini attığını belirtti.
Prof. Dr. Emre Alkin, ABD seçimlerinde uğradığı yenilgi sonrası görevi devretme tarihi yaklaşan Donald Trump’ın çağrısı üzerine senato binasının basılmasına uzanan taşkınlık olaylarını değerlendirdi. “Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi” ifadesini kullanan Prof. Dr. Emre Alkin, “ABD’yi dört yıl boyunca safsata siyasetiyle yönetmeye çalışan Trump’ın son kozu, halkı galeyana getirip yasama organını esir almaya kalkışmak oldu” dedi.
“İLK DEĞİL, ABD TARİHİNDE SUİKASTLER DE VAR”
Prof. Dr. Alkin, senato baskınının ABD tarihinde bir ilk olarak nitelendirilse de geçmişte Amerikan başkanlarına suikast teşebbüsü dahil, demokrasiyi sekteye uğratabilecek pek çok girişim yaşandığını hatırlattı. Prof. Dr. Alkin şunları söyledi:
“Irk ayrımcılığından tutun, farklı ülkelerdeki uygulamalarına kadar ABD’nin yüzünün kızarması gereken, utanması gereken, ‘rezil olduk’ demesini gerektiren birçok hadise yaşanmıştır. Ancak Trump’ın son bir yıldır hazırladığı ortam, diğer tecrübelerden daha farklıydı. Irk ayrımı ve cinsiyet ayrımcılığı, hatta etnik ayrımcılık üzerinden ABD halkını kin ve düşmanlığa tahrik ettiği gibi, işine gelmediği her an yasaları tanımayacağına dair açıklamalarda da bulundu.”
“SEÇİMLE GİTMEK İSTEMEYENE YOL GÖSTEREBİLİR”
Başkan Trump’ın bugüne kadarki alışılagelmişin dışındaki davranışlarının, senato baskını ile nitelik değiştirdiğini ifade eden Emre Alkin şöyle konuştu:
“ABD’de yasama organına baskın yapmak, hatta içeride görevliler çalışırken ve seçilmişler iş başındayken yakıp yıkmaya çalışmak önemli bir kırmızı çizginin aşılması anlamına geliyor. Bazı ülkelerde, ‘bu iş Amerika’da bile olabiliyorsa biz de yapalım’ diyen bir yaklaşımın yayılmasına yol açabilir. Seçimle iş başına gelenlerin seçim yenilgisi sonrasında koltuğu bırakmamak için sarıldığı bir çare olarak bile görülebilir. Tabii ABD’nin bu sınavdan yara alarak da olsa çıkmış olması böyle bir cesaretlenmeyi sınırlandırmış olabilir.”
“DEMOKRATİK KURUMLAR RİSK ALTINDA”
Prof. Dr. Emre Alkin, birkaç yıl önce Yalın Alpay ile ortak kaleme aldıkları kitaplarda, “Çok güvendiğimiz demokratik kurumlar dünyanın her yerinde ciddi tehlike altında, altımızdan halı bir anda çekilebilir, demokrasi rüyasından uyanabiliriz” şeklinde uyarılarda bulunduklarını anlattı. Alkin şöyle devam etti:
“Tüm bunları Her Şey Ekonomi Değil, Paylaşmasak Olmazdı, Olaylarla Türkiye Ekonomisi adlı ortak kitaplarımızda Yalın Alpay ile anlatmıştık. Ayrıca Yalanın Siyaseti adlı kitabında Yalın Alpay, İktisattan Çıkış kitabımda ben, bunları defaatle belirtmiş hem siyasileri hem de sade vatandaşı uyarmıştık. Ancak gelinen nokta, sadece siyaset için değil, piyasa ekonomisi üzerine kurulmuş modellerin de risk altında olduğunu gösteren bir durum.”