81 ilde devri alem… Kim sevmez ki yolculuk yapmayı.. Trende kitap okumayı, Vapurda martılara gevrek atmayı, Otomobilde ayaklarını pencereye uzatmayı. Kamyon arkasında uyuklamayı..
Dünyayı gezmek istiyorum ama Türkiyenin illerini sokak sokak gezmeden değil. Türkiye’min her bir şehri ayrı güzel. Yolculuk sırasında durup mola vermeyi, çiçeklerle resim çekilmeyi, ay çekirdeği görünce heyecanlanmayı. Köylü kardeşlerin sohbetini dinlemeyi ve yemeklerini yemeyi. Yeni arkadaşlar tanımayı.
Kimi şehrin havası, kimi şehrin toprağı, kimi şehrin suyu işte..
Elimde bir sihirli değnek olsun istiyorum. Her sihir beni alıp götürsün şehirden şehre. Bir gün kuş olayım denizlerin üstünden uçayım. Bir gün kaplumbağa olup toprağın kokusunu içime çekeyim. Keçi olup dağlarda hoplayayım. Cırcır böceği olup ağaçlarda saz çalayım. At olup salına salına koşturayım. Hatta su aygırı olup çamurun tadını çıkartayım.
Dünyanın en tatlı şeyi nedir deseler? Karavanla gezmek derim. Tüm şehirlerin yemeklerini tat. İstediğin yerde uyan istediğin şehre ayak bas. Tabi birazda maddi gücümüzün yerinde olması lazım. Dünyayı gezmek ne kadara patlar? Şehirler arası yolculuk, araba kiralama, otellerde kalma ve yeme-içme. Önceden zengin koca ile evlenip yurtdışına balayına çıkarlardı. Paris, roma, Hollanda Şimdilerde şehir gezmek yerine koca ölsün de ev bana kalsın diye bakıyorlar. Tabiki oda ayrı bir konu.
Her bir şehrin her bir yolculuğun anısına hikayelerinizi resimlerle ölümsüzleştirmeyi unutmayın. Yolculuk edemiyorsanız telefondan dünyayı gezebilirsiniz. Para biriktirip dünyayı gezerek kendiniz için en iyi yatırımı yapabilirsiniz. Yeni yollar keşfedip hiç gitmediğiniz şehirlere gidin. Ryu Murakami ne demiş; Dünyadaki yüz bin şehrin her birinde güneş benzersiz şekilde batıyor. Sadece bir defa buna şahit olmak için seyahat etmeye değer.”